10 Ekim 2007 Çarşamba

Marilyn Monroe (1926 - 1962)

Hollywood'un efsane ismi Marilyn Monroe, 1 Haziran 1926’da Amerika'nın Los Angeles kentinde dünyaya geldi. Asıl adı Norma Jeane Mortenson olan Monroe, babası doğumundan birkaç hafta önce annesini terkettiği için ve annesinin de ismini vermemesinden dolayı babasının kim olduğunu hiçbir zaman öğrenememiş. RKO stüdyolarında film kesicisi olarak çalışan annesinin de sinir hastalığına yakalanarak hastaneye kaldırılması, Monroe’nun bundan sonraki yaşamını yetimhanede geçirmesine neden olmuş.

Monroe henüz 16 yaşında iken uçak tamircisi olan 21 yaşındaki James Doughtery ile evlendi. Bu evlilik dört yol sürdü. James Doughtery’den boşandıktan sonra da modellik yapmaya başladı ve yarı çıplak pozlarıyla da kısa sürede ünlendi. Onu takip edenlerden biri de RKO’nun başkanı Howard Hughes’tu. Hughes’un teklifi üzerine sinemaya transfer olan Monroe, hafta başına 125 dolara 1947’de ilk filmine imza attı.

1948 yılında unutulmaz filmlerinden birini gerçekleştiren Monroe, “ Scudda Hoo!Scudda Hey ” adlı filmde rol aldı. Filmdeki üç kısa sahnesinden ikisinde yarı çıplak bir halde görünen aktris, aynı yıl içerisinde daha iyi bir rolde oynama fırsatı yakaladı. “ Dangerous Years ” filmindeki Evie karakterini canlandıran Monroe, filmin başarısız olması üzerine büyülü ekrandan bir süre için ayrı kaldı.

Fox şirketinin kendisiyle yeni bir kontrat yapmamasından dolayı boşta kalan aktris, bir yandan modelliğe devam ederken diğer yandan da oyunculuk dersleri almaya başladı.

Kendisine yüklenmek istenen –başta aptal sarışın ve onun gerçek yaşamdaki karşılığı olmak üzere- her şeyden nefret etmiş ve onca yapaylık arasında biraz gerçek yaşam, biraz içtenlik aramış bir kadındı o... Herkesin tırmanmayı düşlediği dorukların anlamsızlığını anlayan ne ilk, ne de son sanatçıydı... Ne var ki onun bu denli bilinçli olmasını, el yordamıyla da olsa starlığın, ünün ve popülerliğin kimi gizlerini en çıplak haliyle görüp göstermesini yadırgadı, giderek mahkum etti Hollywood... Onun yalnızlığa, mutsuzluğa, dolayısıyla ölüme yargıladı. Marilyn yazgının, yani sinemanın kendisine yüklemek istediği bir rolü oynamadı. Ve sonunda o role isyan etti. Onun öyküsü, yüzyılımızdaki medya starlarının sahip olduğu en acıklı öykülerden biridir. Gerçek bir tragedyaya en çok yaklaşanlardan biri... Ve kitleler, kimi konularda yanılsalar da, kamu önünde yaşanan özel yaşamlardaki trajiği hiç kaçırmazlar. Marilyn’in de bu trajedi yüküyle bir efsaneye dönüşmesi kaçınılmazdı. Ve öyle de oldu. Atilla Dorsay/100 Yılın 150 Oyuncusu



Columbia stüdyolarının 1948 yapımı “ Ladies of the Chorus ” adlı kısa filminde iki kez şarkı söyleme fırsatı bulan Monroe, filmdeki Peggy Martin rolüyle eleştirmenlerin dikkatini çekti. Columbia şirketinden de olumlu yanıt alamayan aktris, tekrar modelliğe döndü. 1949 yılında karşısına yeni bir fırsat daha çıkan Monroe, United Artist’in “ Love Happy ” filminde rol aldı. Aynı yıl birçok takvime çıplak pozlar veren Monroe, 1953 yılında bir erkek dergisine kapak oldu.

1950 yılı Monroe için güzel bir yıldı. Aktris, oynadığı iki filmdeki kısa rolleriyle ilgi çekmeyi başardı. “ The Asphalt Jungle (Elmas Hırsızları)” ve “ All About Eve (Perde açılıyor) ” filmlerinde oynayan Monroe, daha sonra pek çok dalda Oscar’a aday gösterilen bu filmlerin aptal sarışını olarak anıldı.

Ertesi yıl “ Don’t Bother to Knock ” filminde akli sorunları olan bir bebek bakıcısını canlandıran Monroe, daha sonra oynadığı “ Monkey Business (Maymun Aklı) ”deki platin sarısı saçlarıyla ticari filmler için iyi bir para kaynağı olduğunu gösterdi. Aynı yıl içerisinde beyzbol yıldızı Joe DiMaggio ile birlikte olan Monroe, kariyerinde giderek yükselmeye başladı. Betty Grable, Lauren Bacall ve Rory Calhoun gibi usta oyuncularla birlikte “ How to Marry a Millionaire ” filminde rol alan aktris, her ne kadar diğer oyuncuların yanında fazla dikkat çekmese de güzelliğiyle box office’e oynayan her filmde vazgeçilmez olduğunu ispatladı.

1954 yılının Ocak ayında Joe DiMaggio ile evlenen Monroe, ertesi yıl tüm zamanların en komik filmlerinden biri olan “ The Seven Year Itch ”de rol alarak komedi yönünü keşfetti. Evliliğini sekiz ay sonra noktalayan aktris, oynayacağı iki filmin yapım şirketleri tarafından iptal edilmesiyle birlikte bir süre ekrandan uzak kaldı.

1956 yapımı “ Bus Stop ”daki performansıyla eleştirmenleri, dramatik bir rolün üstesinden gelebileceği konusunda ikna eden Monroe, aynı yıl ünlü oyun yazarı Arthur Miller ile evlendi. Ertesi yıl İngiltere’ye giden aktris, “ The Prince and the Showgirl ” adlı filmde rol aldı. Filmler her ne kadar iş yapsa da fazla ağır bulunduğu için seyircinin beğenisini kazanamadı.

1958 yılında adını en çok duyuran komedi filmi “ Some Like It Hot ”da Tony Curtis ve Jack Lemmon ile birlikte oynayan Monroe, güzelliği ile yine insanları büyüledi. İşsiz kalan iki genç adamın kadın kılığına girerek kızlar bandosunda iş bulmasını konu alan film yılın en iyi iş yapan filmi olurken pek çok filme esin kaynağı olan Hollywood klasikleri arasına girdi.

1960 yılında kocası Arthur Miller’dan boşanan aktris, George Cukor’ın “ Let’s Make Love ” adlı filminde Tont Randall ve Yves Montand ile başrolü paylaştı.

1961 yapımı “ The Misfits ” ile bitirilmiş son filmine imza atan Monroe, filmden hemen sonra kalp krizi sonucu hayata veda eden Clark Gable ile oynadı. Bir western olan filmde hem seyircileri hem eleştirmenleri memnun eden bir performans ortaya koyan aktris, ertesi yıl “Something’s Got to Give ” adlı filmde oynamaya karar verdi. Fakat tam bu sırada şiddetli bir ateşe yakalanan Monroe, yüksek dozda yatıştırıcı ilaç alarak hayata gözlerini yumdu. Daha 36 yaşında olan aktris, 8 Ağustos 1962 günü yatağına uzanmış bir halde ölü olarak bulundu.




Kaynaklar
•bigglook.com

Sadri Alışık (1925 - 1995)

Sadri Alışık 5 Mart 1925 yılında İstanbul'da doğdu. Asıl adı Sadrettin olmasına rağmen, annesi Saffet hanım ve babası Rafet Kaptan onu hep Sadri diye çağırırlardı. Babası Kaptan olduğundan haftada biriki kez eve gelebiliyordu. Bu yüzden ailenin sorumluluğu ve idaresi anne Saffet Hanım'da idi. Sadri Alışık sekiz yaşındayken kız kardeşi Nevin dünyaya geldi.

Sadri Alışık'ın içindeki oyunculuk aşkı küçük yaşlarda kendini göstermeye başlamıştı.. Arkadaşları bilye oynayıp, uçurtma uçururken, O piyesler hazırlayıp mahalle arkadaşlarına oyunlarını sunardı.. Altı-yedi yaşlarındayken bir sünnet gecesinde Naşid Özcan Tiyatrosu'nu izledi. O günden sonra tiyatroya olan tutkusu başladı. Paşabahçe 39. İlkokulunda üçüncü sınıftayken ''İSTİKAL PİYESİ'' adlı oyunda "Adalı Halil" rolünü aldı ki bu başroldü.

İlkokulu bittikten sonra ailenin isteği ile Cağaloğlu'na taşındılar. Orta okul ikinci sınıfta tiyatro aşkı tekrar başladı. Ancak okulda tiyatro yoktu.

Liseye İstanbul Erkek Lisesin'de başladı. Lisenin yanısıra Cağaloğlu Halk Evi'nde tiyatroya gidiyordu. Liseyi bırakıp devam mecburiyeti olmadığından Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'ne kayıt oldu.

Yavaş yavaş, sahne, resim, tiyatro derken sinemaya adım attı ve ilk filmi Günahsızlar'ı 1945 yılında çevirdi. Şöhret basamaklarını hızla ilerleyen Sadri Alışık 1959 yılında çevirdiği Yalnızlar Rıhtımı adlı filmde otuz sekiz yıllık hayat arkadaşı Çolpan İlhan ile tanıştı. Evlendikten bir kaç sene sonra oğlu Kerem dünyaya geldi. Sinema yaşantısının yanı sıra, sahne showlarında da çok başarılı oldu. İçkiyi çok seven Sadri Alışık, en iyi dostu Ayhan Işık'ın ölümünden sonra kendini iyice içkiye verdi. Karaciğer yetmezliğinden Amerika'ya giden Sadri Alışık Amerika'da yaşayan Türk doktoru Münci Kalayoğlu tarafından ameliyat edildi ve sağlığına kavuştu. Sanat yaşamını televizyonda devam ettirdi.

Sadri Alışık genellikle, değişen toplumsal değerler içinde güzelliğe tutkun, umutlu, yaşama sevinciyle dolu, dürüstlüğü ve doğruluğu özleyen insan tipini oynadı.

Sinemanın yanısıra şiir ve resimle de uğraşan Alışık, beş yüzün üzerinde filmde rol aldı. En son rolü ise Yengeç Sepeti adlı dizide baba rolüydü.

Sadri Alışık 18 Mart 1995 yılında vefat etti.

Filiz Akın (1943 - .... )

1943 yılında Ankara'da doğan Akın, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü'nde bir süre okudu. Sinemaya geçmeden önce bir acentada çalıştı. 1962'de Artist dergisinin düzenlediği yarışmayı kazanarak Yeşilçam’a geçti ve aynı yıl "Akasyalar Açarken" adlı filmini çevirdi. Ardından “Şakayla Karışık” adlı filmde Ajda Pekkan’la başrolü paylaştı. “Kadın Berberi” ve “Kadın Terzisi” filmlerindeki rolleriyle oldukça ünlenen sanatçı, 1964 yılında oynadığı “Yankesici Kız” adlı sinema filminde, değişik türdeki karakterleri başarıyla canlandırabileceğini tüm sinemaseverlere kanıtladı. Bir yıl aradan sonra film arşivine bir yenisini daha ekleyen Akın, 1965’te “Kolejli Kızın Aşkı” isimli filmde Ayhan Işık’la başrolü paylaştı. Ardından “Çıtkırıldım” da benzer bir tiplemeyi canlandıran Filiz Akın, bu filmde başrolü Cüneyt Arkın’la paylaştı. Filmde şımarık kızı canlandıran Akın, ciddi öğretmen Cüneyt Arkın’la sorunlar yaşamaktadır.


Yine aynı yıl, Ayhan Işık’la “Tamirci Parçası” adlı filmde oynayan sanatçı, burada da zengin kız tiplemesini canlandırdı. “Hindistan Cevizi”nde ise başrolü Zeki Müren’le paylaşıp yine havai bir kompozisyonu canlandırdı. Filmde yazarlığını Zeki Müren’den gizleyen Akın, daha sonraları “yazar olup gerçek kimliğini gizleyen zengin kız” rollerini sık sık tekrarlayacaktır. Nitekim yıllar sonra oynadığı “Gül ve Şeker” adlı filmde de aynı rolü canlandırmıştır. Bu filmi Sadri Alışık’la oynadığı “Efkarlı Sosyete” izler.


1967 yılında oynadığı “Sözde Kızlar” filminde başına türlü belalar gelen kızı canlandırdı. Peyami Safa’nın eserinden uyarlanan filmde Filiz Akın, morfinman olur, tecavüze uğrar ve hastane köşelerine düşer. Yeşilçam’ın güzel sarışını olan Akın; “Seni Seviyorum” filminde şımarık çiftlik kızını, “Silahlı Paşazade” filminde Cüneyt Arkın’ın aşkından yanıp tutuşan paşa kızını, “Hüzünlü Aşk” filminde bar şarkıcısını ve yine Cüneyt Arkın’la başrollerini paylaştığı “Lekeli Melek” filminde bir sekreteri canlandırdı. Daha sonra çekilen “Affedilmeyen” adlı filmdeki rol arkadaşı yine Cüneyt Arkın’dır. Bu filmin konusu da diğer birçok Yeşilçam filminin konusu olan zengin kız ve fakir erkeğin unutulmaz bir büyük aşk yaşamasıdır.


Reklam filmlerinde de oynayan sanatçı, sinemacı Türker İnanoğlu ile evlendi ve bu evliliklerinden, daha sonra tüm sinema severlerin tanıyacağı, “Yumurcak” adlı seri filmlerinin başrol çocuk oyuncusu “İlker İnanoğlu” doğdu. Sinemada özellikle romantik rolleri canlandıran Filiz Akın, 1969 yılında şarkısıyla ünlü “Reyhan” filminde Kartal Tibet’e aşık olan şarkıcı kızı canlandırdı. Yine aynı yıl “Karlı Dağın Eteği” adlı filmde bu kez Ayhan Işık’a aşık olan kızı canlandırdı. Ardından “Ağlıyorum” filminde iki kız kardeşi birden canlandırdı ve bu kez aşık olduğu erkek Ediz Hun’du. Filmlerini sahnede çokça şarkı söylediği “Cilveli Bir Kız”, “Oyun Bitti”, “Cambazhane Gülü Fadime” ve “Oyun Bitti” izler. Başarılı sanatçı, unutulmaz vapur sahnesinin olduğu “Aşka Tövbe”, intiharı seçen kadını canlandırdığı “Acı Hatıralar”, hüzünlü şarkılar söylediği “Seni Sevmek Kaderim” filmleriyle sevenlerinin beğenisini bir kez daha kazandı.


1973 yılında, Kemal Sunal’ın da ilk kez beyaz perdede rol aldığı “Tatlı Dillim” filminde yine iki kız kardeşi (biri köylü diğeri de kentli) birden canlandırdı. “Yumurcağın Tatlı Rüyaları”nda melek rolünü, “Beyaz Gül” de Kartal Tibet’e, “Memleketim” filminde de Tarık Akan’a aşık olan kadını canlandırdı başarılı sanatçı. "Ankara Ekspresi" filmindeki rolüyle “Antalya Film Festivali"nde "en başarılı kadın oyuncu" seçilen Akın, MİT eski Müsteşarı Sönmez Köksal'la evlendi. 1980’lerin başında sinemaya veda eden sanatçı, yıllar sonra TRT’de “Geçmiş Bahar Mimozaları” adlı televizyon dizisinde çıktı hayranlarının karşısına.

Barış Manço (1943 - 1999)

Barış Manço, 2 Ocak 1943 tarihinde, Rikkat ve Hakkı Manço çiftinin dördüncü çocukları olarak Moda’da dünyaya geldi. Annesi Rikkat Hanım, Türk Sanat Müziği sanatçısıydı. Aileden gelen yeteneğiyle özellikle ortaokul öğrenimini aldığı yaşlarda müzikle ilgilenmeye başladı. Lise yılları Galatasaray Lisesi’nde başladı.

Müzik hayatına Galatasaray Lisesi’nde adım atan Barış Manço’nun arkadaşlarıyla birlikte kurduğu ilk grubun adı “Kafadarlar”, ikincisi ise “Harmoniler”di. Daha sonra Şişli Terakki Lisesi’ne geçiş yaptı.

Lise yılları bittiğinde Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi’nde 1963- 1971 yılları arasında resim, grafik ve iç mimari eğitimi aldı. Belçika’da “Lemistgrees” adında, Amerikalı, Belçikalı, İtalyan, Kuzey Afrikalı, İngiliz müzisyenlerden oluşan bir grupta yer aldı. “Lemistgrees”le çalışmalarının sürdüğü iki yıl içerisinde Paris Olympia’da konser verdi. 1966 yılında Paris’te iki 45’lik plak çıkardı.

1970 yılında Türkiye’ye döndüğünde Fuat Güner ve Mazhar Alanson ile birlikte “Kaygısızlar” adlı grubu kurdu. Aranjman şarkılara tepki göstererek Anadolu’dan beslenen pop folk tarzında müzik yapmaya başladı. Onuncu plağı “Dağlar Dağlar” ile büyük bir çıkış yaptı, albüm beş ayda 700 bin adet satışa ulaştı. “Dağlar Dağlar” çalışması, sanatçıya Altın Plak Ödülü’nü de kazandırdı. 1971 yılında Moğollar ile çalıştı. Aynı yıl Kurtalan Ekspres’i kurdu. İlk klibini 1973’te, “Hey Koca Topçu”ya çekti. 1975’te ilk albümü “2023”ü yaptı. 1978'de Lale Manço ile evlendi, Doğukan ve Batıkan adında iki erkek çocuğu oldu.

1980 yılında Altın Orfe’de “Nick The Chopper” ve “Ben Bir Şarkıyım” adlı Bulgar şarkısı ile de altın madalyalar aldı. Yurtdışında birçok TV programına konuk olarak katıldı, birçok ülkede koserler verdi. 1983 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’na “Kazma” adlı şarkısıyla katıldı, ancak elendi.

1988 yılının Ekim ayında TRT 1’de çocuk ve aileye yönelik bir eğitim kültür ve eğlence programı olarak başlayan “7’den 77’ye” , 1998 Haziran ayında 370. kez ekrana gelerek Türk televizyonculuğunda ulaşılması zor bir rekora imza attı. “Ekvatordan Kutuplar’a” isimli programında ekibiyle birlikte beş kıtada 100’den fazla değişik yöreye giderek 600.000 km.’ye yakın yol kat etti.

Bestelediği 200’ün üzerindeki şarkısı, kendisine 12 altın ve 1 platin albüm/ kaset ödülü kazandırırken, bu şarkıların bir bölümü daha sonra Yunanca, Bulgarca, Arapça, Farsça, Kürtçe, Japonca, İbranice, Fransızca, İngilizce ve lemenkçe olarak yorumlandı. Müzik ve televizyon hayatında sayısız ödüller alan Barış Manço’nun 1991 yılında devlet sanatçısı unvanı, yine aynı yıl Hacettepe Üniversitesi Onursal Doktora unvanı, Uluslararası Teknoloji Ödülü, Japonya Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü, Belçika Krallığı Leopold II Şövalyesi Nişanı, Fransız Kültür Bakanlığı Edebiyat ve Sanat Şövalyesi Nişanı, Türkmenistan Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen Türkmen Vatandaşlığı ödülleri vardır.

Barış Manço, 1 Şubat 1999 tarihinde Moda’da vefat etti.

Üzeyir Garih (1929 - 2001)

1929 yılında İstanbul'da doğan Üzeyir Garih, 1951'de İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi'nden mezun oldu. Garih, Carrier Corporation'un Türkiye şubesinde çalışmaya başladı. 1954 yılında İshak Alaton'un teklifiyle Alarko Kollektif şirketinin eş ortağı oldu. O tarihten bugüne kadar Alarko Şirketler Topluluğu'nda İshak Alaton'la birlikte başkanlık görevini aralıksız sürdürdü. Üzeyir Garih 25 Ağustos 2001 günü Yener Yermez adlı katil tarafından Eyüp Mezarlığı'nda öldürüldü. Cinayet zanlısı Yermez, polisin sıkı araştırmaları ve takipleri sonucunda, 10 gün sonra yakalandı ve hapse gönderildi.


FAAL İŞADAMI

Üzeyir Garih, çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren çok sayıda şirketin yer aldığı Alarko Holding'in Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyordu. Üzeyir Garih, DEİK Yönetim Kurulu, İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi, Türk-Belçika Konseyi Başkanı, Türk-Kanada Konseyi 2. Başkanı, TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Üyesi'ydi. Garih, MESS, SİSAV, Loyd Vakfı, Turizm Yatırımcıları Derneği'nde de görevler üstlenmişti.

ÇOK SAYIDA KİTABI BULUNUYOR

Özellikle yönetim ve organizasyon ve ekonomi ile ilgili yazıları birçok gazete ve dergide yayınlanan Garih'in önde gelen hobisi eğitim konusunda çalışmalar yapmaktı. Garih'in 'Deneyimlerim' adlı 5 ciltlik kitabı da bulunuyor. Üzeyir Garih, 1984 yılında İTÜ'den fahri doktora ünvanı almış ve 1990 yılında Filipinler Cumhuriyeti İstanbul Fahri Başkonsolosluğu görevini üstlenmişti. İngilizce, Fransızca ve İspanyolca bilen Garih, evli, iki çocuk ve 6 torun sahibiydi. Garih'in Yönetim İlkeleri, Ekonomik Sorunlara Çözüm Önerileri, Türkiye Sorunlarına Çözüm Önerileri olmak üzere bir çok kitabı bulunuyordu.

Aziz Yıldırım (1952 - .... )

1952'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde doğan Yıldırım, orta öğrenimini Düzce'de yaptı. Daha sonra Ankara Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi'nden İnşaat Mühendisi olarak mezun oldu. Maktaş Mühendislik firmasının sahibi. 1990-1992 yıllarında Metin Aşık başkanlığındaki yönetimde görev aldı. 1991-1992 sezonunda Futbol Şubesi sorumluluğunu üstlendi. O dönemde Tanju'nun Galatasaray'dan Fenerbahçe'ye transferini gerçekleştirdi.

Bill Gates (1955 - .... )

Amerikalı girişimci Gates iki kişilik şirketini (Microsoft) başta gelen bir Bilgisayar Software (Yazılım) şirketine dönüştürdü. Gates 20. yüzyılın son döneminde en başarılı şirket patronlarından biri oldu. Seattle/Washington'da avukat bir babayla öğretmen bir annenin oğlu olarak dünyaya gelen Gates, henüz oniki yaşındayken özel bir okulda ilk informatik (bilişim) kurslarına gitti. Okul arkadaşı Paul Allen ile birlikte boş zamanlarını çoğunlukla bilgisayar programları üzerinde çalışarak geçiriyordu.


Yakınlarındaki bir şirketin büyük bilgisayarını para ödemeden kullanabilmek için, iki arkadaş kullanıcılar için yazılım hatalarını arayıp buluyorlardı. Bu şekilde bilgisayar konusunda uzmanlaşan öğrenciler, 1972'de ilk şirketlerini (Traf-O-Data) kurdular. Bu şirket bir trafik sayım ve kontrol sistemi için programlar üreterek hemen 20.000 dolarlık satış yaptı. Gates bundan bir yıl sonra TRW adlı silah işletmesinde staj gördü, ardından da babasının önerisi üzerine Harvard Üniversitesi'nde hukuk eğitimi almaya başladı.


Kişisel bilgisayarlar 70'li yılların ortasında henüz gelişimlerinin ilk aşamasında bulunuyorlardı. MITS şirketinin Altair adını verdikleri en önemli modeli henüz standart bir kullanma programına sahip olmayıp ancak tamamlanmamış bir işletme sistemine sahipti. Gates ve Allen'ın, Altair için 1964'te geliştirdikleri program dili BASIC sayesinde bilgisayar kullanıcıları aletlerini kendileri programlayabiliyorlardı. MITS firması genç araştırmacılardan pazarlama lisansını satın alarak kendilerine sistemi daha da geliştirmeleri için sipariş verdi. Gates bunun üzerine tahsilini bırakarak Allen ile birlikte Albuquerque/New Mexico'da Microsoft adlı şirketi kurdu.


Microsoft, kendini sebatla mikro bilgisayarlar için yazılımı geliştirmeye adayan ilk işletmelerden biridir. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra General Electric gibi şirketler, devamlı müşterileri arasında bulunmaktaydı. Gates 1977'de, aletlerini BASIC ile donatabilmek amacıyla, Apple, Tandy ve Commodore gibi PC (Personal Computer - Kişisel Bilgisayar) üreticileriyle lisans sözleşmeleri imzaladı. Ayrıca FORTRAN, COBOL ve Pascal gibi program dillerini geliştirmekle, Microsoft'a bir üstünlük ve uluslararası pazar yolunun kendilerine açılmasını (1978'den sonra ilkin Japonya olmak üzere) sağladı. Gates 1979'da yalnızca 13 çalışanıyla yaklaşık 3 milyon dolarlık bir satış gerçekleştirebildi.


1980'den sonra PC pazarına girip Gates'i bir PC işletme sistemi geliştirmekle görevlendirince, hızlı yükselişleri sürüp gidegeldi. Microsoft'un kısa zamanda tasarladığı MS-DOS (Microsoft Disc Operating System - Diskli İşletme Sistemi) 80'li yıllarda dünya çapında satış rekorları kırdı (120 milyon nüsha). Gates akıllıca bir öngörüyle haklarını mahfuz tutarak diğer donanım üreticilerine de satış yapabildi. Bunu izleyen zamanda giderek daha çok firma IBM ile bağdaşan aygıtları piyasaya sürünce, geliştirdikleri işletme sistemi bütün bilgisayarlar için standart hale geldi. Bu arada 1.000 çalışanı olan şirket, 80'li yılların ortasından sonra Avrupa'da şubeler kurdu. Şirketin başkanlığını yürüten Gates, tutarlı ekip çalışmasına ve katı bir performans ilkesine önem veriyordu. Bütün çalışanların performansları altı ayda bir değerlendirilmekteydi.


Gates işletme sistemine paralel olarak uygulama programları alanında da son derece başarılı çalışmalar ortaya koyuyordu. Multiplan Çizelge Hesap Programından (1982) sonra, 1983'te ilk kez fareyi (mouse) kullanan MS-WORD adlı metin işleme sistemini başlattı. Özellikle WORD Avrupa'da çok satılırken, ABD'de Lotus 1-2-3 ve WordPerfect adlı rakipleri karşısında, ancak yavaş yavaş başarıya ulaşabildi.


Microsoft'un yazılım alanındaki kesin başarısı, Apple şirketinin kendilerine verdikleri siparişle gerçekleşti. Macintosh adını verdikleri örnek oluşturacak nitelikteki bilgisayar için çeşitli uygulama sistemleri (örneğin WORD ve Excel) geliştirildi. Gates şirketini 1986'da anonim şirkete çevirdi. Aradan çok geçmeden yalnız kendi payının (% 45) borsa değeri 1 milyar doların üzerindeydi.


MS-DOS işletme sisteminin grafik bir iyileştirmesi olan WINDOWS'un geliştirilmesi çalışmalarına Gates 1985 yılında başlamıştı. WINDOWS'u piyasaya sürdükten (1987) üç yıl sonra bir pazarlama kampanyasıyla başarılı oldular. Microsoft bu sistemi sürekli olarak daha ileri program elemanlarıyla genişletiyordu. Gates özellikle WINDOWSu daha basit ve daha kullanışlı bir biçime sokmaya önem veriyordu. Microsoft 1993'te tartışmasız piyasanın lideriydi (yıllık ciro: 3.75 milyar dolar; borsa değeri: 20 milyar doların üstünde). Gates'in kişisel serveti yaklaşık olarak 7 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir.